Kuklaları dinleyin…

Selçuk Dinçer

Festival Direktörü

Kim ne derse desin, kuşaklar arası yaşanan ayrışmayı insanlık adına büyük bir tehlike olarak görüyorum. Nereden çıktı bu harf kuşakları? Kim icat etti kuşakları adlandırıp, sınıflandırmayı? Biz de çocuk olduk. Üstelik mutlu çocuklardık. Kimse bize harf takmadı, ondan öyle mutluyduk beki de. Biz de ebeveynlerimizle geçinemezdik. Hiç de beğenmezdik onların düşüncelerini. En doğruyu tabii ki biz bilirdik. Ancak, kuşağımızı ayrıştırıp harflendirmek hiç aklımıza gelmedi. Ebeveynlerimizden ilerideyiz diye düşünürdük masumca. Sonra nasıl olduysa, birileri kuşaklar arasına bariyerler koymayı akıl etti. Çok zekice! “Böl, parçala, yönet” metodunun geldiği son nokta. Irklar, dinler, diller, milliyetler üzerinden bölmelerden sonra, şimdi de insanlığı kuşaklar üzerinden bölüyoruz artık. İnanabiliyor musunuz; x kuşağının sorunları z kuşağının sorunlarından farklıymış. Üstelik bunlardan habersizsen çocukları, gençleri anlaman da mümkün değilmiş. Daha neler! Nasıl olur da bunları olağan gerçeklikler, insanın evriminde gelinen doğal bir nokta olarak kabul ederiz, hiç anlayamıyorum. Benim saptayabildiğim sorun şu: aynalara küstük biz. Biz derken, insanoğlu yani. Dönüp şöyle bir aynada kendimize bakmak, silkinip kendimize gelmek yerine kafayı gömdük mobil cihazların ekranlarına, sanal sanal yaşayıp gidiyoruz orada. Acayip de rahat ekranlara gömük kafalarımız. Üstelik bir sosyaliz, bir sosyaliz ki, sormayın! Ne deseler ekranlarda inanıyoruz, dert yok, tasa yok. Yok savaşmış, açlıkmış, mülteci akınıymış, ekonomik krizmiş, yok işsizlikmiş, eğitimsizlikmiş, Amerika – Çin ticaret savaşlarıymış, Avustralya’nın yanan ormanlarıymış, buzulların erimesiymiş, kim niye dert etsin ki bunları. Dert edecek bir yığın çok ciddi mevzu varken hem de! İnsanlık tarihindeki en önemli icatlardan birini de yaptık, yaramazlık yapan çocukları susturmanın yolunu bulduk: Ateşin yemek pişirmek için kullanılmasından beri insanın en önemli icadı telefonun çocuk terbiyesinde kullanılmasıdır. Ver telefonu, kurtul! Bu aynı zamanda hem kuşaklar arasına aşılmaz bariyerler koymanın hem de ekran bağımlısı çocuklar yetiştirmenin garantili yolu. “İyi de bütün bunların kuklalarla ne ilgisi var?” diyeceksiniz. Çocuklarıyla iletişim kurmanın en sağlıklı yolunun onlara WhatsApp’dan mesaj göndermek olduğunu sanan anne-babalara akıl öğretmek gibi bir niyetim yok. Biraz değişik bir önerim var yalnızca: Alın çocukları bir kukla oyununa gelin, insanlığın gerçek sorunlarını bir de kuklalardan dinleyin hep birlikte. Hatta mümkünse büyük kuşakları da ekleyin izleyici kadrosuna. Herkesin birlikte keyif aldığı bir kukla oyunu izledikten sonra göreceksiniz ki kuşaklar arasında bize belletilen aşılmaz uçurumlar yok. Üstelik insanlığın sorunları da çözümsüz değil. Çözümü kuklalarla el ele buluruz belki de.